YALOVA KAPLICALARI VE YALOVA SABUNU

Kaplıcalarıyla ünlü Yalova şehrimizdeki Termal ve Armutlu kaplıcalarının, yaklaşık 4000 yıl önceki doğa olayları sonucu oluştuğu 2000 senedir de insanlara şifa dağıttığı bilinmektedir.

Özellikle Tarihte Pitiya olarak bilinen bölgede kurulu Yalova Termal Kaplıcaları, iki dağ ortasında, bir arada ender görülen  bitki örtüsü ile kaplı bir vadidir. Yalova Termal Kaplıcalarının ilk hamamları yaklaşık 1600 sene önce Bizans İmparatoru Constantinus (312-337) tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra çeşitli Bizans İmparatorları tarafından da birçok tesis yaptırılmıştır.

Osmanlı’da ise Sultan Abdülmecid (1831 – 1861) tarafından Yalova Termal Kaplıcaları imar edilmiştir. Sultan Abdülmecid’in annesi Bezm-i Alem Valide Sultanın burada romatizmalarına şifa bulması bölgenin ünlenmesine sebep olmuştur. Bu yüzden Sultan Abdülmecid buraya yeni banyolar ve köşkler yaptırmıştır. Termalin şu anda kullanılan yollarını açmıştır. Sultan II. Abdülhamid ( 1876 – 1908 ) zamanında yeniden ünlenmiştir. Suyun ilk tahlilleri yaptırılmıştır. Buraya yeni hamamlar, köşkler yapılmış, tarihi eserler restore edilmiştir. Bölge dünyanın en gözde sağlık merkezlerinden biri haline gelmiştir. İşletilmesi için yabancı sermayedarlara verilerek işletilmiştir. Ancak önce Balkan Savaşı (1912-1913), I. Dünya Savaşı (1918 – 1922) ve Kurtuluş Savaşı (1919-1923) zamanlarında kaderine terk edilen kaplıcalar, 19 Ağustos 1929 ‘da M. Kemal Atatürk’ün Yalova’ya gelmesiyle değişmiştir. Yalova’ya ve Termal’e hayran kalan Atatürk, buranın dünyaca ünlü bir sağlık merkezi ve su şehri olması için büyük çaba sarf etmiştir. Türkiye’nin birçok yerinden meşhur ustaları getirerek buranın yeniden imar ve ihyasını sağlamış ve ömrünün son dönemlerini de bu bölgede geçirmiştir.

SABUN KÜLTÜRÜMÜZ

Temizliğin, sağlığın ve saflığın bir parçası olan sabunun tarihsel geçmişine ilişkin, ilk yazılı belge M.Ö. 4000 yıllarına ait Sümer kil tabletleridir. Daha sonra 7. Yüzyıl civarlarında sabun üretimi bir meslek dalı haline gelmiştir. Güzel kokuların sabuna katılması da bu dönemlerde ortaya çıkmış yine bu dönemlerde sabun kullanımının artmasıyla birlikte sabun, çamaşır yıkamak için de kullanılmaya başlanmıştır.

Türkler 11. yüzyıla kadar temizlik için sabun yerine çöven, acı ağaç, sabun otu, soda, süt kökü, kaşık otu, tavşankulağı, hintkestanesi gibi saponinli maddeler ile farklı otlar ve kül kullanmışlardır. Sonraları sabunun ticaret yolları vasıtasıyla tanınmasıyla birlikte sabun imalatı yapılmaya başlanmış, orta çağda bir üretim kolu haline gelmiştir. Osmanlı başkentlerinde tertip edilen törenlerde sabun üreticileri esnaf alaylarında yer almışlardır. Arşivlere bakıldığında Osmanlılarda sabun üretimi ve tüketiminin oldukça yaygın olduğu görülmektedir.

Osmanlı İmparatorluğunun sabun imalatı açısından oldukça zengin olduğu ve Osmanlı döneminde Misk sabunu, Trablus sabunu, Girit sabunu, Irakî sabun, Kandiye sabunu, Kara sabun, Kokulu sabun, Midilli sabunu, Bıttım sabunu, Hünkari sabun ve Fes sabunu başlıkları altında sabun kullanıldığı görülmektedir. Osmanlı döneminde sabunla ilgili ilk düzenlemeler, Fatih Sultan Mehmet, İkinci Beyazıt, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman devirlerindeki kanunnamelerde tespit edilmektedir.

Yalova kaplıcalarında da Bizans döneminden başlayarak Osmanlı topraklarında üretilen sabunların kullanıldığı görülmekte olup Yalova’nın, İstanbul ve Bursa geçiş yollarının üzerinde olması sebebiyle sabun ticaret faaliyetlerine rastlanmakta; kaplıcalarda sağlık, şifa ve temizlik için sabunun yoğun olarak kullanıldığı bilinmektedir. Günümüzde ise geleneksel sabunlar yanında Yalova çiçek sabunları da geliştirilmiş ve tarihsel dönemde üretilen sabunlar şehre özgü ürün ve içeriklerle karakteristik özelliklerini korumaya çalışarak geliştirilmeye devam etmektedir.

Sonuç olarak; değişen yaşam koşulları ve makineleşmedeki ilerlemelere bağlı olarak sabuna alternatif pek çok ürün ortaya konulmuş üretim metotları değişmiş olsa da günümüzde sabun hala en fazla kullanılan temizlik, sağlık ve saflık malzemesi olarak varlığını sürdürmektedir. Ayrıca Karakteristik / geleneksel sabunlar, diğer tüm endüstriyel sabunlardan ayrı öneme sahip olup; kullanılan malzeme, yapım tekniği ve kendine has kokusuyla ortaya konduğu kültürün özel bir parçası olarak gelişmeye devam edeceklerdir.

1 Comment

  • Yıllardır sabun kullanan biri olarak, sabunlarınızı ve hikayenizi çok beğendik.

Cevap bırakın

Your email address will not be published. Required fields are makes.

Img back to top